Şair İsmet Özel Habertürk'te katıldığı "Karşıt Görüş" programında çok tartışılan açıklamalar yaptı.
İşte programdan görüntüler...
İşte programdan görüntüler...
Topbaş: "Herkes tercihini yapacak. Biz de dinliyoruz, bakıyoruz; görüyoruz. Kendini herkes kendisini bilir. Ne kadar tahammüllü ne kadar soğuğa sıcağa filan diye. Ben kışın bile kar yağarken bile iç çamaşırı giymiyorum... Yani fanila giymiyorum. Atlet giymiyorum. Fanila atlet gitmiyorum.Kışın bile soğuğa böyle tahammülüm var"
Kayseri'nin Talas İlçesi Yenidoğan Mahallesi Hunat Sokağı'nda, bayramın 2'nci günü şeker toplamaya çıkan 2'si kardeş 3 çocuk, esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. 8 yaşındaki Ahmet Tuna Tekin ve kardeşi 7 yaşındaki Dilruba Tekin ve komşularının kızı 10 yaşındaki Türkan Ay, birlikte bayram şekeri toplamak için çıktıkları evlerine bir daha dönmedi.
Çocuklarını en son pazartesi günü akşam saatlerinde gördüğünü ifade eden kaybolan çocuklardan Ahmet ve Dilruba kardeşlerin annesi Leyla Tekin, bayramlarının acıya dönüştüğünü belirtti. Çocuklarını bulmak için bakmadık yer bırakmadıklarını dile getiren gözü yaşlı anne Leyla Tekin, yetkililerden biran önce çocuklarını bulmalarını istedi.
Ailenin büyük çocuğu Ömer Tekin de bayram şekeri toplamak için çıkan kardeşlerini çevreden de görenlerin olmadığını söyledi. Bayram sevinçleri yarıda kesilen Ay Ailesi de tıpkı Tekin Ailesi gibi polisten gelecek müjdeli haberi bekliyor.
Çocukların aileleri ve polis, Talas İlçesi, Ali Dağı ve kent genelinde gölet, kuyu, mağara, asansör boşlukları, inşaat alanları ve ıssız bölgeler başta olmak tüm parkları tek tek arıyor. Ahmet ve Dilruba kardeşlerin annesi Leyla Tekin, bayramlarının acıya dönüştüğünü belirtti. Çocuklarını bulmak için bakmadık yer bırakmadıklarını dile getiren gözü yaşlı anne, yetkililerden biran önce çocuklarını bulmalarını istedi. Çocukları şeker toplarken de gören olmadığını söyleyen Türkan'ın annesi Özlem Ay ise “Kızım 10 yaşında. Kaybolacak bir çocuk değil. Aklımıza kötü şeyler geliyor. Endişe içindeyiz” diyerek ağladı.
Melikgazi Belediyesi'nde temizlik şirketinde çalışan baba İbrahim Ay ile işçi emeklisi baba Hamza Tekin de çocuklarının bulunmasını istedi. Polis, çocukları aramayı sürdürüyor.
Öte yandan, Uğurevler Mahallesi’nde 11 yaşındaki Fatih Elbistan'ın da kaybolduğu iddiasıyla ailesinin polise başvurduğu öğrenildi.
HÜRRİYET
İbrahim Tatlıses: "Türkiye Cumhuriyeti'nde siyaseten birbirimize çamur atmaktan başka bir şey bilmiyoruz. Şu anda Türkiye'nin en önemli noktası var; terör. Bu terörü yok etmek için Başbakanımız yola çıkıyor. Ona kimse sahip çıkmıyor. Var mı böyle bir şey? 30 senedir mücadele ediyoruz diyorlar, neyin mücadelesi? Bir 30 sene daha mücadele etsek terör bitmez. Gelin Başbakana sahip çıkalım, yardımcı olalım, bu işi de bitirelim. Çünkü bu işin bitmesi çok önemli bir şey"
Altınyurt: "Biz bu Ahmet'in kim olduğunu biliyoruz. Cinayetin arka bahçesindeki kişi Ahmet. Türkiye de bu Ahmet'i tanıyor. Yakalandığı zaman 'aaa o Ahmet'miş' deyeceksiniz. Son derece profesyonel biri."
Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi:
ABD ziyareti kapsamındaki temaslarımızda gündeme gelmesi halinde demokratik açılımla ilgili süreci paylaşırız. Oradaki dostlara anlatırız, anlatmakta fayda mülahaza ediyorum. Olumsuz kampanyalar sürdürüldüğüne göre biz de olumlu neticelerini oradaki tüm dostlarla paylaşırız. Ama seyahatimizin asıl amacı bu değil. Şu anda BM’nin geçici üyesiyiz. G-20 Zirvesi var. Bu çerçevede diğer birçok etkinliklerle bu seyahati zenginleştirme amacındayız.
(Hurriyet.com.tr)
Esra Erol: "Aslında ben çok gülerim ama bir o kadar da hüzünlü bir insanım. Mesela bir gün arabayla giderken, yanımdaki otobüse baktım, tıkış tıkıştı! Yağmur da yağıyordu, hava çok soğuktu. O an otobüse daha fazla bakamadım ve kafamı çevirdim. Gözyaşlarıma hakim olamadım. Çünkü ben o otobüsteki insanların ne düşündüğünü çok iyi biliyorum. Ben de otobüse biniyordum. Dragos'tan binip, Mecidiyeköy'e geçiyordum ve bir saat sürüyordu. O yüzden obüstekilerin ne hissettiğini iyi biliyorum."
Kamera kayıtlarına göre Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut’u arka kapıdan eve aldıktan sonra ön kapıdan eve giriyor ve 10 dakika sonra da testere almak üzere evden çıkıp nalbura gidiyor.
KAMERA KAYITLARI İLE İFADE FARKLI
Ancak ifadesinde, Karabulut’a bahçe ve havuzu gösterdiğini, sohbet ettiklerini, öpüştüklerini, 30 veya 45 dakika sonra birşeyler yediklerini, bu sırada üç kadeh votka içtiğini daha sonra cep telefonundaki mesajlar yüzünden kavga ettiklerini öne sürüyor.
NTV'nin haberine göre, güvenlik kamerası kayıtları ikilinin evde kaldığı sürenin sadece 10 dakika olduğunu gösteriyor.
BİRDEN ÇOK DARBE VAR
Cem Garipoğlu, itiş kakış sırasında mutfaktan aldığı meyve bıçağı ile 3 kez karın bölgesine vurduğunu, daha sonra aldığı testere ile kafasını kestiğini öne sürüyor.
Adli Tıp Raporuna göre cesette daha fazla kesik var. Boyundaki kesik de düzgün. Bütün bunlar Garipoğlu'nun öne sürdüğü cinnet ve panik konusunda soru işaretleri oluşturuyor.
YANINDA BİRİLERİ VAR MIYDI?
Cem Garipoğlu, ifadesinde cinayeti tek başına gerçekleştirdiğini, hatta babasının dahi olaydan saatler sonra haberi olduğunu öne sürüyor.
Oysa, Adli Tıp Raporu, Münevver Karabulut’Un üzerindeki tükürük ve kan incelemelerinde, Garipoğlu ailesinin erkek bireylerine ait birden çok DNA örneği bulunduğunu ortaya koymuştu.
CİNAYET PLANLI MIYDI?
Garipoğlu ifadesinde mesajları görünce cinnet getirdiğini, birçok şeyi hatırlamadığını ileri sürüyor.
Polisin olay yeri inceleme tutanaklarında ise, genç kızın tüm eşyaları titizlikle toplandığı yer alıyor. Bu da olayın planlı bir şekilde yapıldığı izlenimini doğruyor.
/ HÜRRİYET
Yönetmenliğini Chris Nahon’un yaptığı ve Gianna Jun, Allison Miller, Masiela Lusha ile Liam Cunningham’ın oynadığı "Blood: Son Vampir (Blood: The Last Vampire)" filminin kahramanı "Saya", gizli bir devlet kuruluşunda görev alan bir vampir avcısıdır.
Son görevi, "Yokota"da bulunan ABD’ye ait bir havaalanı yakınlarındaki "Yokota" lisesinde meydana gelen esrarengiz ölüm olayının faili olan vampirleri yok etmek olan Saya, görevi zor da olsa kabul eder.
Yapımcı Jerry Bruckheimer, hayvanların casusluk faaliyetlerinde kullanılmak üzere eğitildiği gizli bir hükümet programındaki son gelişmeleri ele alan komedi macera filmi "G-Force" ile ilk 3 boyutlu filmine imza atıyor.
Hoyt Yeatman’ın yönettiği, ünlü oyuncular Nicolas Cage, Sam Rockwell, Jon Favreau ile Penelope Cruz’un seslendirdiği animasyon filmde, çok iyi eğitilmiş farelerin, dünyanın kaderinin kendi ön ayaklarında olduğunu keşfetmesiyle gelişen olayları ele alıyor.
Bruce McDonald’ın yönettiği ve Stephen McHattie, Lisa Houle, Georgina Reilly ile Hrant Alyanak’ın oynadığı Pontypool (Öldüren Kelimeler) filminde de olaylar şöyle gelişiyor:
"Mazy, Pontypool kasaba radyosunda program yapmaktadır. Kasabada korkunç şiddet olayları olduğu şeklinde söylenti yayılmaya başlar. Radyo ekibi, bu söylentilerin İngilizce ile yayılmış bir virüsten kaynaklandığını anlar. Kurtarılma ümidiyle yayını sürdürürken acaba radyo dalgalarıyla virüsün yayılmasına yardım mı etmektedirler?"
Yıllarca tetikçilik yaparak hayatını kazanan Bülent, iki oğlunun gözleri önünde eşini öldürmüştür. Bu çocuklardan Duman, hiçbir şeyi hatırlamak istemezken, Barut olayları sorgulayarak yaşadığı travmanın üstüne gider. Hapis yattıktan sonra iki oğluyla aynı evde yaşamaya başlayan babayla oğulları yüzleşir ve sevgisizliğin onları ne hale getirdiği açığa çıkar.
Savunmanın kodları
CEM Garipoğlu’nu polise teslim eden avukatı Aytekin Kaya, savunmasının kodlarını, basın açıklamalarında satır aralarına yerleştiridi. Cem’in ifadeleri ise, savunmanın kodlarına paraleldi:
‘Çocuk vurgusu’
Av. Aytekin Kaya:
Emniyet’in tutumu takdire şayandı ve şüphelinin çocuk olduğunu göz ardı etmediler; tebrik ediyorum.
Sucuk ekmek aldım ve yemeğini yerken ‘Bütün bunlar bu çocuk için mi?’ diye düşünmeden edemedim.
Fiziksel olarak bir şey görmedim ama ruhsal açıdan normal olduğunu söyleyemem.
‘Plansız’ vurgusu
Cem Garipoğlu:
Mutfaktan meyve bıçağını alarak, cinnet geçirerek, Münevver’in karnına vurdum. Daha sonra iki darbe daha vurduğumu hatırlıyorum ancak neresine vurduğumu hatırlamıyorum.
Düşüp kımıldamadığı için öldüğünü sandım. Bavula sığmadığı için başını testereyle kestim.
‘Pişman’ vurgusu
Av. Aytekin Kaya:
Hayatını kaybeden genç bir kız var ve bunları unutmuş değiliz.
Çocuk çok üzgün ve ‘Benim yüzümden’ diyor.
Cem Garipoğlu:
Pişmanım, bu olay keşke ona değil bana olsaydı. O bir çekeceğine ben yüzbin çekseydim.
‘Kaçmadı’ vurgusu
Av. Aytekin Kaya:
Türkiye’den çıkmış olmasının zor olacağı görünüyor. Yurt dışına çıktıysa nasıl girdi? Benim yorumum bu. Tekrar girmesi mümkün değil.
Kapalı yerde kaldığı belliydi. Etrafa farklı bakıyordu.
Cem Garipoğlu:
Babamın adamlarından diye gittim. Bana atla arabaya dedi. 6-7 saat yol gittik. Bir eve geldik.
‘Tahrik’ vurgusu
Cem Garipoğlu:
Telefonundaki sevgilim, canım gibi mesajları görünce çok öfkelendim. Tartıştık, itiştik.
İddianın kodları
KARABULUT Ailesi’nin avukatı Altan Altınyurt, cinayetle ilgili iddialarını şöyle sıraladı:
‘Vahşice’ vurgusu
Adli Tıp Kurumu’nun raporuna göre bu kızın vücudunda 29 bıçak darbesi var, 5’i öldürücü. Başı gövresinden canlı canlı ayrılmış. Cinayet vahşice işlenmiş.
‘Planlı’ vurgusu
Cesedin parçalandıktan sonra Etiler’e atılması plan yapıldığının göstergesi.
Münevver’in öldürüldüğü villanın bodrum katı ve giriş katı ile merdivenleri kan dolu. Polisin olay yeri inceleme tutanaklarında bunlar açıkça yer alıyor.
Münevver’in tırnak altı sürüntüsünde, Garipoğlu Ailesi’nden birden fazla erkeğin DNA’sı bulundu. Bu da cinayetin altında başka bir şey olabileceğini gösteriyor ama ben de bilmiyorum. Bunlar çözülecek.
Cem pazarlık sonucu polise teslim edildi. Doğru dürüst sorgulanmadı. 24 saat içinde cezaevine konuldu. Hiç bir gerçek aydınlığa kavuşmadı. Cem’in cinayetle ilgili gerçek beyan vermediği, ifadedeki çelişkilerden ortaya çıkacak.
‘Gerçek yaş’ vurgusu
Karabulut ailesinin diğer avukatı Rezan Epözdemir ise, Cem Garipoğlu’nun yaşının tespiti için mahkeme sürecinde kemik yaşının tespitini talep edeceklerini söyledi.
/ HÜRRİYET
Avukat Kaya, bir soru üzerine, telefonla arandığını, Garipoğlu'nun E-5 üzerindeki Bakırköy sapağına yalnız geldiğini, yanında çanta bulunmadığını, sakallı ama bakımlı olduğunu anlattı.
Kaya, Cem Garipoğlu'na nerede olduğunu, kimin telkiniyle teslim olduğunu sormadığını söyledi.
Hemen emniyeti aradığını, 15-20 dakika sonra 2 ekip otosunun geldiğini ifade eden Kaya, polisleri beklerken Cem Garipoğlu'na onu rahatlatacak telkinlerde bulunduğunu anlattı.
Polisleri beklerken Garipoğlu'nun acıktığını söylemesi üzerine, yakındaki bir büfeden sucuk-ekmek aldıklarını anlatan Kaya, yemek yerken kendi kendine "Acaba suçlu bu çocuk mu?" diye sorduğunu dile getirdi.
Kaya ayrıca, Garipoğlu ile buluştuktan sonra Hayyam Garipoğlu'nu aradığını ve yeğeni hakkında bilgi verdiğini belirterek, onun da kendisine, bir amcanın ne sorması gerekiyorsa onu sorduğunu kaydetti.
Cinayetle ilgili yargılama sürecinin başlamadığını ve henüz davanın açılmadığını hatırlatan Kaya, davanın açılmasıyla birlikte her şeyin daha ayrıntılı şekilde ortaya çıkacağını aktardı.
Avukat Kaya, Garipoğlu'nun 24 saat içinde adliyeye sevk edileceğini dile getirerek, "Soruşturma tabii ki gizli. Mutlaka taleplerimiz olacak. Şahsi görüşüm, Bakırköy Adliyesi'ne sevk edileceği yönünde" şeklinde konuştu.
CNNTURK.COM
Baykal: "Ben 13 vatandaşın ölmesine yol açan TIR parkından bahsediyorum. Seninle somut bir TIR parkından konuşuyorum. O çıkıp, kayıpların olduğu TIR parkının 20 kilometre ötesindeki bir başka TIR parkından bahsediyor. Vatandaşlarımızın kafasını karıştırıyor.
Tartışma götürmez bir gerçek ki, onun ruhsatı AKP yönetimi döneminde verilmiştir. Üstelik tır parkı olmaya uygun değildir. Parkın sahibi de başbakanın yakın dostu, çocuklarıyla birlikte meşhur kuyumcu dükkanını açan Cihan Kamer’dir. İşleten de Cihan Kamer’in akrabası. Belediye meclisinde, bugüne kadar AKP’nin dere sahalarında yaptığı imar tadilatlarının iptali için girişimde bulunacağız."
Washington'da on binlerce kişi Obama yönetiminin sağlık reformunu protesto gösterisi yaptı.
Göstericiler Beyaz Saray'ın önünden Kongre binasının bulunduğu Capitol Hill'e kadar yürüdü.
Gösteriler Başkan Obama'nın reforma destek arayışı çerçevesinde Minneapolis'te bir miting düzenlediği sıraya rastlıyor.
15 bin kişilik bir kitleye seslenen Obama yurtiçi siyasi gündeminin bir numaralı konusu olan sağlık alanında hiç bir değişim olmamasını kabul etmeyeceğini söyledi.
Obama özel çıkar gruplarının "her şeyin olduğu gibi sürmesini sağlamaya yönelik eski taktiklerini kullanmasına" izin vermeyeceğini söyledi.
ABD'nin dört bir yanından federal başkente giden onbinlerce protestocu ise, sağlık reformu tasarısını eleştiren sloganlar atıp, dövizler taşıyarak Kongre binasının önüne kadar yürüdü.
Obama'yı ülkeyi "sosyalizme sürüklemekle" suçlayan göstericiler, sağlık projesinin yanı sıra ekonomik sorunları ve vergileri protesto etti.
Pankartların birinde, "Hür doğdu, vergilendirilerek öldü" yazısı dikkati çekerken, Ukrayna kökenli bir göçmen "SSCB'de yeterince sosyalizm gördüm" pankartı taşıdı.
Gösterinin; vergilerin azaltılmasını, devletin küçültülmesini ve daha fazla ekonomik serbestiyet tanınmasını talep eden "Freedomworks" adlı hareket tarafından düzenlendiği bildirildi.
ABD Başkanı Barack Obama sağlık sisteminde reform planlarını Beyaz Saray'a gelir gelmez başlıca önceliklerinden biri yaptı.
Obama, 2009 yılı içinde reform yasasını geçirme sözü vermişti.
Ancak Kongre, Obama'nın Amerikan sağlık sisteminde planladığı köklü değişim üzerinde anlaşamıyor.
Bu nedenle sağlık reformu Obama'nın siyasi karnesi açısından önemli bir sınav olarak görülüyor.
Şu an sağlık sistemi nasıl işliyor?
Diğer sanayileşmiş ülkelerin aksine ABD'de herkesin bedava faydalanabildiği bir ulusal sağlık sigortası yok.
ABD'de sağlık sigortası almak bireylerin üzerine düşen bir sorumluluk. Birçok Amerikalı bunu işvereni aracılığıyla sağlıyor, ya da kendine özel sağlık sigortası temin ediyor.
Sağlık sigortalarının çoğunluğunda düzenli olarak prim ödeniyor.
Ayrıca kimi durumlarda, sigorta ödemeyi yapmadan önce hastadan tedavinin bir kısmını ödemesi de istenebiliyor. Farklı poliçelere göre ödenen miktarlarda değişiklik gösteriyor.
65 yaş üzerindeki herkes Medicare isimli devlet sağlık sisteminden yararlanabiliyor.
Düşük gelirli aileler, çocuklar, hamile kadınlar ve belirli sakatlıkları olanlar da Medicare'den faydalanabiliyor.
Buna ilaveten çocuk hastalara yönelik devletin sağladığı bir başka sağlık hizmeti daha var.
Gaziler için de benzer bir sağlık sigortası mevcut.
Halihazırdaki sistem neden eleştiriliyor?
ABD'de bireylerin sağlık masrafları ciddi anlamda artıyor.
İşverene bağlı sağlık sigortalarının primlerindeki artış maaşlardan dört kat hızlı arttı. Prim ödemeleri dokuz yıl içinde iki katına çıkmış bulunuyor.
ABD 2007 yıllında sağlık hizmetlerine milli gelirinin yüzde 16'yı aşkın bir bölümünü harcadı. Bu rakam OECD ülkelerindeki ortalamanın iki katına eşit.
Bireysel sağlık sigortalarının artan maliyeti, giderek daha çok sayıda Amerikalıyı sağlık hizmetlerinin dışında bırakıyor.
Şu an 46 milyon Amerikalının herhangi bir sağlık sigortası olmadığı tahmin ediliyor.
Bunun yanısıra 25 milyon Amerikalının da sağlık sigortasının yetersiz olduğu düşünülüyor; yani sağlık ihtiyaçlarının tümünün parasını karşılamayan poliçelere sahipler.
Sigortası olmayan bir Amerikalı, doktor ve hastane masraflarını kendi cebinden ödemekle yükümlü. Çok sayıda sigortasız hastayı mali yönden bir yıkım, ya da kimi durumlarda ölüm bekliyor.
Obama ne öneriyor?
Başkan Obama, reform planlarını yasalaştırmak için Kongre'nin onayına muhtaç.
Dolayısıyla ayrıntıların içini doldurmayı Kongre'deki komitelere bırakan Obama, yeni yasanın üç ana ilke üzerine kurulmasını istediğini belirtti.
Obama'nın Kongre'den beklentisi, ABD'nin sağlık masraflarının azaltılması, her Amerikalının ister özel, ister kamusal sağlık hizmetlerinden birini seçme özgürlüğüne sahip olması ve herkesin yüksek kalitede sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi.
Her Amerikan vatandaşını sağlık sigortasına kavuşturma girişimi için kaynağın kısmen israfın kısılmasına bağlanacağı belirtiliyor.
Fakat kaynak bulma arayışında en can alıcı tartışma, vergilendirme konusuna odaklanıyor.
Kongre'nin tartıştığı tekliflerden biri, yılda 350 bin doların üzerinde geliri olan Amerikalılara ek vergi getirilmesi.
İşverenlerin sunduğu sağlık sigortalarına yeni vergiler getirilmesi de üzerinde konuşulan öneriler arasında yer alıyor.
Başkan Obama'nın, zengin Amerikalıların vergiden düştüğü bağış miktarlarını kısma girişiminden vazgeçildiği anlaşılıyor.
Gözlemciler, bu yıl içinde bir yasanın çıkması için bastıran Obama ve ekibinin Kongre karşısında tavizler vermeye hazır olabileceğini söylüyor.
Ancak bu sefer de Obama'nın sağlık hizmetlerinde köklü reform talep eden kanadı hayal kırıklığına uğratma olasılığı var.
/BBC Türkçe